Atlas Okyanusu'na yenilen... 'Cihan Pehlivanı' Koca Yusuf
Atlas Okyanusu'na yenilen...
'Cihan Pehlivanı'
Koca Yusuf
Fransa ve Amerika'daki galibiyetlerinden sonra, 1898 Temmuz'unda anayurda dönmek üzere yola çıkan Koca Yusuf'u, talihsiz bir kaza, Atlas Okyanusu'nda tuşa getirir.
Popüler TARİH / Ağustos 2003 / Cihangir Gözükızıl
Bundan tam 105 yıl öncesinde, yani 1898'deyiz; sıcak bir Temmuz sabahı... Avrupa'ya giden 'Marselles' gemisinde tüm yolcular güvertede dolanıyorlar... Marseilles, Atlas Okyanusu'nun sisli sabahında ağır ağır yol alırken, aniden kulakları sağır eden bir gürültü duyuluyor.
Koca Okyanus'ta, Marseilles başka bir gemiye çarpıyor!..
Güvertedekilerin birçoğu denize dökülürken, ön tarafı yırtılan Marseilles, bir anda yarıya kadar suyun içine gömülüyor.
Gemi hızla batıyor ve hemen herkes, birkaç dakika içinde, kendini suyun içinde buluyor. Filikalara binebilenler ancak şanslı bir azınlık. Yolcuların çoğunu, Atlas Okyanusu yutuyor.
Denize düşenlerden biri de 'Cihan Şampiyonu' Koca Yusuf.,.
Koca Yusuf yüzerek bir filikaya yaklaşıyor ve iri elleriyle, filikanın kenarına tutunuyor. Ama Koca Yusuf'un iri elleri, 120 kilogramlık vücudunu inanılmaz bir güçle filikaya çekmeye çabalarken, filika da yalpalıyor. Filikadakiler, bir anda paniğe kapılıyorlar... Bu dev adam, filikaya çıkmaya çalışırken, sandalı batırabilir; filikadakilerin hepsi de Atlas Okyanusu'nun dibini boylayabilir!...
Filikaya alınmayan Koca Yusuf, Kanlar içinde Atlas Okyanusu’na tuş olur…
Canlarını kurtarma içgüdüsüyle filikadakiler, Koca Yusuf'un başına ve ellerine küreklerle vurmaya başlıyorlar. Vuruyorlar, vuruyorlar ve sonunda, bu dev adamı filikadan uzaklaştırmayı başarıyorlar.
Koca Yusuf, elleri ve yüzü kan içinde, baygın düşüyor ve Okyanus sularında gözden kayboluyor...
İşte böylece, dünyanın yenemediği 'Cihan Pehlivanı' Koca Yusuf'u, 1898 Tem-muzu'unda, Atlas Okyanusu tuşa getiriyordu...
Greko-Romen stilde güreşen ilk sporcumuz
Koca Yusuf, Deliorman'ın Şumnu yakınlarında, Kareli Köyü'nde dünyaya gelir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekte, 1859 olduğu tahmin edilmektedir. Koca Yusuf, Avrupa ve Amerika'da yaptığı güreşlerle dünyaya ün salan ve Greko-Romen stilde güreşen ilk sporcumuz olarak tarihe geçmiştir.
Ustasının, Kareli Köyü yakınlarındaki Nascı Köyü'nden 'Kel İsmail' olduğu söylenir. Yusuf'a 'Koca' lakabı, onu dönemin ünlü güreşçilerinden 'Küçük Yusuf'tan ayırt edilebilmek için verilmiştir.
Koca Yusuf'un heybetli bir görüntüsü vardı
Kolları, diz kapaklarını aşarcasına uzun, kütük gövdeli, elleri de çok iriydi. Yaptığı el enselerden ötürü, rakipleri ona 'Demir Pençe' diye de anarlardı: 1.88 boyunda, 120 kilo ağırlığındaydı.
Kırkpınar'da yaptığı güreşler, onun ününü ülke çapında duyurmuştu
Yusuf'u henüz dünya tanımadan Kırkpınar'da yaptığı güreşler, onun ününü ülke çapında duyurmuştu. Kırkpınar'da zamanın devleri Adalı Halil, Kurtdereli Mehmet Pehlivan, Filibeli Kara Ahmet, Katrancı Rüstem ve Filiz Nurullah'ı yağlı güreşlerde hep mağlup etmişti Koca Yusuf... Kel Aliço ve Hergeleci İbrahim ile yaptığı güreşlerde ise, Koca Yusuf galip gelemedi; ama mağlup da olmadı...
O zamanlar güreş müsabakaları Avrupa ve Amerika'da çok popülerdi
Yaptığı güreşlerle ünü yavaş yavaş Avrupa'ya yayılan Koca Yusuf, 1897 yılında organizatör Doublier tarafından Paris'e götürüldü. O zamanlar güreş müsabakaları Avrupa ve Amerika'da çok popülerdi.
Boks ringine benzer bir alanda yapılan güreşler, halkın çok ilgisini çekiyor, uluslararası şöhretler güreşe ilgiyi çoğaltıyordu. Seyredenlerin bahis oynaması serbestti. Yusuf’un Paris’e götürülme nedeniyse, kendisi de güreşçi olan organizatör Doublier’nin şampiyon Fransız güreşçi Fernard Sabes'e duyduğu kindi...
Doublier, Fransa şampiyonluğu için, Bordeaux doğumlu Fernard Sabes ile karşılaşmış; Sabes, 1.73 boyunda ve 88 kilo ağırlığındaki Lyonlu ufak tefek Doublier'yı mağlup etmiş ve Fransa'da 'Güreşin Kralı' olmuştu.
Artık Doublier'nin en büyük düşmanı ve rakibi Sabes idi. Onun yenilmezliğine muhakkak son verecekti Doublier.,. İşte bu hırs ve kinle, Türkiye'ye gelip Koca Yusuf'u, Filiz Nurullah'ı ve Filibeli Kara Osman'ı Paris'e götürdü; Doublier, sokakta dayak yiyen çocuğun bunu hazmedemeyip ağabeyini çağırması gibi, Sabes'in karşısına Koca Yusuf'u çıkaracaktı.
Koca Yusuf, grekoromen öğreniyor
Ama ortada büyük bir sorun vardı: Koca Yusuf, Greko-Romen güreşi bilmiyordu... Eski güreşçi, yeni menajer Doublier'nin Greko-Romen güreşi Yusuf'a öğretmekten başka çaresi yoktu!
Doublier, Koca Yusuf'a bacaklardan tutulmayacağını söyleyince, Koca Yusuf hayretler içinde kaldı. Öyle nasıl güreş tutulabilirdi ki?.. Daha sonra, iki güreşçi egzersize başladılar. Bir ara Koca Yusuf, Doublier'in elini öyle bir yakaladı ki, Doublier elinin kırıldığını zannederek bırakması için yalvardı. Böyle sıkmanın gereksiz olduğunu söyledi Yusuf'a... Yusuf ise, "Bizde öyle yarım yamalak yakalamak olmaz, ya tutarsın ya da tutmazsın" diyerek, Doublier’in elini tekrar yakalayıp kendine doğru çekti ve külçe gibi onu yere attı. Doubliler, Koca Yusuf'a fazla bir şey öğretemeyeceğini anlayarak çalışmalara ara verdi ve organizatörlük görevine geri döndü...
Koca Yusuf-Sabes karşılaşması, Fransa'da büyük yankı uyandırdı…
Dört saniyelik güreş
Güreş başladığında Doublier, her iki güreşçiden de daha heyecanlıydı.
Gongla birlikte, ilk atağı Sabes yaptı. Ama Sabes olduğu yerde kaldı; Koca Yusuf ise iki eliyle Sabes'm hamlesini durdurup aynı anda onu ensesinden yakaladı ve öbür eliyle de işini bitirdi: Koca Yusuf-Sabes karşılaşması, tamı tamına 4 saniye sürmüşrü!
Sabes'ten sonra Koca Yusuf'un rakibi Paul Fournier oldu. Yusuf için, bu maçın önemi büyüktü... Menajeri Doublier, "Eğer bu maçı alırsak gelecek bizimdir," diyordu. Paul Fournier maçı almak için çok uğraştı; ama Yusuf'un bir el ensesi ile anında yere kapaklandı!
'La Lutte' (Güreş) adlı kitabın da yazarı olan Fransız güreşçi Paul Pons ise Yusuf'a iki defa yenildikten sonra, “Ne oldun?..' diyenlere, "Üstüme bir duvar devrildi sandım" yanıtını verecekti.
Pons, Yusuf'un el ensesini kitabında şöyle anlatır:
"Onun el enseleri rakibini bir darbede yere seriverir, Yusuf bunu o kadar hakimiyetle uygulayabilmektedir ki, ona karşı duracak çok az kişi vardır. Darbe o kadar önüne geçilmez bir şekilde iner ki, insan kendini derhal yerde bulur."
Tam 1.90 boyundaki ve 120 kilo ağırlığındaki Paul Pons, Koca Yusuf'un bu el enselerinden iki kez nasibini alacaktır. Yusuf'un savunma gücünü ise Pau! Pons, kitabında şöyle anlatacaktır: "Rakibin ataklarını sıfıra indirmede çok ustaydı, bizim güreşçilerimizin inceliklerini kavramaktan uzaktı, işini hep sürprizli darbelerle görürdü."
Hergeleci İbrahim Pehlivan Koca Yusuf’u yenmesi için Paris’e getirtilir
Bu arada, "Bir Türk'ü ancak başka bir Türk yenebilir" düşüncesine uygun olarak, İstanbul'dan Paris'e getirilen 'Hergeleci İbrahim Pehlivan' ile Koca Yusuf'un kapışması da dillere destandır.
Koca Yusuf, Hergeleci'yi boyundurukla ezerken, başta Paul Pons olmak üzere, seyircinin yardımlarıyla onun elinden kurtarılan ve ağzından kan gelmekte olan Hergeleci İbrahim Pehlivan, şaşkınlığını gizleyemez.
Hayretle çevresine bakınırken şöyle der: "Abe, sizlere n'oluyor? Bırakın kendi usullerimizle güreşimizi yapalım." Ama güreş yarıda kalır.
Yusuf, Amerika yolcusu
Avrupa'da yenmedik güreşçi bırakmayan Koca Yusuf, 11 Ocak 1898'de Paris'te, menajeri Doublier ile Amerika turnesi için sözleşme imzalar. 1 Şubat–31 Haziran 1898 tarihleri arasında Amerika'da güreşecek olan Koca Yusuf, bu karşılaşmalardan toplam 30 lira alacak, yemek ve otel masrafları da menajerine ait olacaktır.
1898'in 28 Ocak günü, Koca Yusuf Amerika'ya ayak basar. Bu ülkedeki en önemli güreşi, ABD'nin 'Milli Greko-Romen Şampiyonu' Robert ile karşılaşmasıdır, 'Dünya Şampiyonu' da olan Robert, daha önceleri Fransız Paul Pons'u da yenmiştir ve Amerika'da bir milli kahraman olarak gösterilmektedir...
Bu arada Koca Yusuf'un Avrupa'daki başarıları
Amerika'da da büyük ilgi uyandırmıştır.
Milli şampiyonları Robert'in, Yusuf'u yenmesini seyretmek için Amerikalılar sabırsızlanmaktadırlar. Güreş, Madison Square Garden'da yapılacaktır.
Tüm biletler satılır ve Robert lehine müthiş bir tezahürat başlar. Güreşi, Yunanlı Pierri ile İngiliz Tom Kanon organize etmişlerdir... Koca Yusuf efsanesi, onun bu karşılaşmadaki galibiyetiyle, Amerika'da da hızla yayılır.
Karşısına çıkan en ünlü şampiyonları da birer birer mağlup eder
Amerika'da bulunduğu sıralarda Yusuf, Robert'dan sonra karşısına çıkan en ünlü şampiyonları da birer birer mağlup eder.
Güreşlerini, ayakta el ense, kaz kanadı, önden çapraz, boyunduruk, yerde bel kündesi oyunlarını tatbik ederek kazanan Koca Yusuf artık Greko-Romen'de de en büyüktür.
1898 Temmuz'unda anayurda dönme vakti gelir ve bütün dünyanın önünde diz çöktüğü Koca Yusuf'u, talihsiz bir kaza, Atlas Okyanusu'nda tuşa getirir.
Koca Yusuf'un son güreşi
Koca Yusuf'un son güreşi, Amerika'da Madison Scjuare Garden'da, Amerikalıların 'Milli Greko-Romen Şampiyonu' Robert ile karşılaşmasıdır. İki güreşçi birbirine takdim edildikten sonra Koca Yusuf el enselerine başlar. Robert her el ensede yere kapaklanır; ama çevikliğiyle hemen ayağa kalkar. Amerikalı şampiyon, ringin etrafında dönüp yakalanmamaya çalışır. Hemen tüm güreşlerini 4-60 saniye içerisinde bitirmeye alışmış olan Koca Yusuf sonunda beklediği fırsatı bulur: Punduna getirip rakibini yakalar yakalamaz, ringden 4 metre öteye, seyircilerin arasına fırlatıverir (üstte; bu konuda, dönemin Amerikan basınında 'Müthiş Türk' başlığıyla yayımlanan bir illüstrasyon).
Hazırlayanlar : merakediyorum grubu üyeleri merakediyorum@ googlegroups.com
Kaynak : Popüler Tarih - Ağustos 2003 sayısından alınmıştır. Resim ve başlıklar yazıya eklenmiştir.
Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delete" tuşuyla yok etmeyin.
Ekler (13)
Dün grupta Koca Yusuf'la ilgili iletiyi paylaştıktan sonra, konuyla ilgili başka bilgileri gözden geçirmek için arama yaptım.
"Koca Yusuf'un mezarı bulundu" konulu yazılar gördüm...
Önce şaşırdım, inanmadım... Ama açıklamayı okuyunca aklıma yattı...
Bir de hayatı film oluyormuş...
Ama bu film konusu da karışık... Hala bitirememişler mi?
Yazı uzun olmasın diye eklemedim ama başka bir yer de de Koca Yusuf'u Eyüp Can'ın oynayacağı yazıyor.
Bu film, belgesel işi biraz karışık, hala ortaya çıkmadığına göre...
Kerem
----------------------------
27 Aralık 2007
Koca Yusuf’un mezarı bulundu
Güreşin efsane ismi Koca Yusuf’un Atlas Okyanusu’nun derinliklerinde olduğu söylenen mezarı Azor Adaları’nda bulundu .
İsmi, Türk ve dünya güreşinin zirvesinde yer alan Koca Yusuf’un, 1898 yılında Amerika’dan dönerken bindiği ”La Buorgogne” adlı geminin batması sonucu Atlas Okyanusu’nun derinliklerine gömüldüğü sanılan bedeninin, Asor adalarının birindeki kilise bahçesine gömülü olduğu iddia edildi.
İsmi, Türk ve dünya güreşinin zirvesinde yer alan Koca Yusuf’un, 1898 yılında Amerika’dan dönerken bindiği ”La Buorgogne” adlı geminin batması sonucu Atlas Okyanusu’nun derinliklerine gömüldüğü sanılan bedeninin, Asor adalarının birindeki kilise bahçesine gömülü olduğu iddia edildi.
KUŞAKTAN ANLADI
Şair Sunay Akın, Çınar Yayınlarından piyasaya çıkan ”Önce çocuklar ve kadınlar” adlı kitabında, Koca Yusuf’u konu alan ”Okyanusa yenilen güreşçi” adlı bir bölüme de yer verdi.
Akın, tarihçi Murat Sertoğlu’nun 1964 yılında Amerika’da yayınlanan ”Wrestling” adlı güreş dergisinde Koca Yusuf’un anlatıldığı sayfalarda ulaşarak kazayla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Akın, kaza sonrasına ilişkin şunları anlattı:
”Gemi battıktan bir süre sonra oralardaki küçük adalara 20 ceset vurmuş. Cesetlerin kazaya uğrayan geminin yolcuları olduğu anlaşılmış. Cesetlerden biri pek heybetliymiş. Üzerindeki kılıktan hangi milletten olduğunu köy papazı bile anlayamamış. Yalnız belinin çok uzun bir kuşakla sarılı olduğu görülmüş.
Bu ceset de diğerleriyle birlikte kilisenin mezarlığına defnedilmiş. Bu Koca Yusuf’tur” diye anlattı.
KEMİKLERİ ALINSIN
Konunun mutlaka araştırılması gerektiğini dile getiren Akın, ”Koca Yusuf’un kemikleri alınıp hak ettiği yere neden getirilmesin? Koca Yusuf’un sırtı, böylece hak ettiği yerde yere gelir” diye konuştu.
++++++++++++++++++++++++++++++ +++++++++++++++++++++++++++
7 Haziran 2010
Koca Yusuf'un hayatı film oluyor
Sinan Haliç, Koca Yusuf'un hayatını filme çekmeye hazırlanıyor.
Tivi Medya Film Yapım Şirketi Senarist yönetmenlerinden Sinan Haliç, okuduğu bir kitabın etkisiyle başladığı araştırma sonucu Cihan Pehlivanı olarak adlandırılan Koca Yusuf'un hayatını filme çekmeye hazırlanıyor.
Koca Yusuf'un önemini kavrar kavramaz araştırmalara ve film için bilgi toplamaya başladıklarını ifade eden Haliç, şunları kaydetti:
''Sunay Akın'ın (Önce Kadınlar ve Çocuklar) isimli kitabında eski pehlivanlardan Koca Yusuf'un mezarının Azor Adalarında olabileceği ile ilgili bilgiyi okudum. Hem kitaptaki bilgi, hem de internette konu hakkında verilen diğer haberlerin içeriği ile ilgili kısa bir araştırma yaptıktan sonra hakkında çok az şey bildiğim bu dev adamın hikayesinin içinde buldum kendimi.
Bir sporcu düşünün ki 1895-1898 yılları arasında Paris, New York, Chicago, Washington, Toronto'da fırtına gibi esmiş, sayısız müsabakada rakipleri çoğu kez 5-10 dakikadan fazla karşısında duramamış, sadece fiziki mücadele değil, saha dışı etkenler ile mücadele etmeyi de başarmış bir kahraman. Daha en başından aklımda Koca Yusuf'un hayatının araştırılması ve hakkında bir film çekilmesi fikri oluşmuştu aslında.''
Koca Yusuf hakkındaki araştırmalarda buldukları kısıtlı bilgilerin ardından, araştırmaya kendilerinin de başladığını belirten Haliç, şöyle devam etti:
''Koca Yusuf hakkında bilgi veren en az 5-6 kitap yazılmıştı, hatta 1960'larda sinema filmi bile çekilmişti ki şu anda o film kayıp, ancak tüm bu çalışmalar iyi yapılmadığı ve yaşanmış koskoca bir gerçek doğru anlatılmadığı için sokaktaki insan bu müthiş değeri tanımıyordu. Bu sebeple 2008'den beri özel ilgiyle sürdürdüğüm arşiv çalışmasına kısa zamanda müthiş bir ekip kurarak devam ettik. Sadece yurt içinde değil, yurt dışından da çok sayıda profesyonel ile görüştük.''
Filmin çekimlerine gelecek ay başlanacağını duyuran Sinan Haliç, şunları söyledi:
''Koca Yusuf'un gerçek fiziki özelliklerinden, ürettiği kuvvete, beline bağladığı altının ağırlığı ile Atlantik Okyanusunda sulara gömüldüğü iddiasından, cansız bedeninin Azor Adaları sahillerine ulaştığı iddiasına kadar bir çok spekülatif bilgiyi yerli ve yabancı bilim kurumlarının desteği ile test edeceğiz. Bu noktada Trakya Üniversitesi Kırkpınar Beden Spor Yüksekokulu ile bir çalışma yapacağız. Ayrıca ABD ve Kanada Oşinografi Enstitüleri ile ortak çalışmalarımız da planlanmış durumda.''
Koca Yusuf'un önemini kavrar kavramaz araştırmalara ve film için bilgi toplamaya başladıklarını ifade eden Haliç, şunları kaydetti:
''Sunay Akın'ın (Önce Kadınlar ve Çocuklar) isimli kitabında eski pehlivanlardan Koca Yusuf'un mezarının Azor Adalarında olabileceği ile ilgili bilgiyi okudum. Hem kitaptaki bilgi, hem de internette konu hakkında verilen diğer haberlerin içeriği ile ilgili kısa bir araştırma yaptıktan sonra hakkında çok az şey bildiğim bu dev adamın hikayesinin içinde buldum kendimi.
Bir sporcu düşünün ki 1895-1898 yılları arasında Paris, New York, Chicago, Washington, Toronto'da fırtına gibi esmiş, sayısız müsabakada rakipleri çoğu kez 5-10 dakikadan fazla karşısında duramamış, sadece fiziki mücadele değil, saha dışı etkenler ile mücadele etmeyi de başarmış bir kahraman. Daha en başından aklımda Koca Yusuf'un hayatının araştırılması ve hakkında bir film çekilmesi fikri oluşmuştu aslında.''
Koca Yusuf hakkındaki araştırmalarda buldukları kısıtlı bilgilerin ardından, araştırmaya kendilerinin de başladığını belirten Haliç, şöyle devam etti:
''Koca Yusuf hakkında bilgi veren en az 5-6 kitap yazılmıştı, hatta 1960'larda sinema filmi bile çekilmişti ki şu anda o film kayıp, ancak tüm bu çalışmalar iyi yapılmadığı ve yaşanmış koskoca bir gerçek doğru anlatılmadığı için sokaktaki insan bu müthiş değeri tanımıyordu. Bu sebeple 2008'den beri özel ilgiyle sürdürdüğüm arşiv çalışmasına kısa zamanda müthiş bir ekip kurarak devam ettik. Sadece yurt içinde değil, yurt dışından da çok sayıda profesyonel ile görüştük.''
Filmin çekimlerine gelecek ay başlanacağını duyuran Sinan Haliç, şunları söyledi:
''Koca Yusuf'un gerçek fiziki özelliklerinden, ürettiği kuvvete, beline bağladığı altının ağırlığı ile Atlantik Okyanusunda sulara gömüldüğü iddiasından, cansız bedeninin Azor Adaları sahillerine ulaştığı iddiasına kadar bir çok spekülatif bilgiyi yerli ve yabancı bilim kurumlarının desteği ile test edeceğiz. Bu noktada Trakya Üniversitesi Kırkpınar Beden Spor Yüksekokulu ile bir çalışma yapacağız. Ayrıca ABD ve Kanada Oşinografi Enstitüleri ile ortak çalışmalarımız da planlanmış durumda.''
++++++++++++++++++++++++++++++
12 Temmuz 2011
Sarayiçi'ndeki Tavuk Ormanı'nda çekimleri devam eden ve yaklaşık 600 bin liraya mal olması beklenen filmde, figüranlar ve pehlivanlar olmak üzere toplam 90 kişi rol alıyor.
Filminin yapımcı ve yönetmeni Sinan Haliç, filmde Koca Yusuf'u, Kırkpınar Başpehlivanlarından Gökhan Arıcı'nın, Kel Aliço'yu Şaban Donat'ın ve Adalı Halil'i Edirneli Ahmet Yavuz'un canlandıracağını ifade etti.
Filmin, Osmanlı askerlerinin Rumeli'ye geçişiyle başladığını ifade eden Haliç, ''Bunu kent ormanında atlarla çektik. Ekmekçi Köyünde Koca Yusuf'un çocukluğunu, kispet giyme törenini çektik. Şimdi Tavuk Ormanı'nda Kırkpınar güreşleri, çardak güreşlerini canlandırıyoruz. İnşallah ortaya güzel bir eser çıkacak''
Filmin, Osmanlı askerlerinin Rumeli'ye geçişiyle başladığını ifade eden Haliç, ''Bunu kent ormanında atlarla çektik. Ekmekçi Köyünde Koca Yusuf'un çocukluğunu, kispet giyme törenini çektik. Şimdi Tavuk Ormanı'nda Kırkpınar güreşleri, çardak güreşlerini canlandırıyoruz. İnşallah ortaya güzel bir eser çıkacak''
Ekler (1)
Ben de Koca Yusuf hakkında rahmetli babamdan şöyle bir hikaye duymuştum...
Koca Yusuf Avrupa'da gösteri güreşlerine katılmış ve yüklü miktarda altın kazanmış...Kazandığı bu altınları belinde ki kuşağa sarmış...Daha sonra davet edildiği Amerika'ya gitmek üzere bir gemiye binmiş..Bindiği gemi (Titanik olduğunu söylemişti babam)..Buz dağına çarpıp batarken koca Yusuf denize düşmüş ve bir filikaya binmek için hamle yapmış...Koca Yusuf'un filikaya çıkınca teknenin batacağını sanan yolculardan birisi Yusufun filikayı tutan ellerini balta ile kesmiş ve koca Yusuf okyonusun derin sularına batmış...
4 Nisan 2012 23:49 tarihinde kerem <krm...@gmail.com> yazdı:
--- alıntılanan metni göster -
===========================================
BİLGİLENMEK HERKESİN HAKKIDIR
http://groups.google.com/group/merakediyorum
E-posta : merake...@googlegroups.com
===========================================
Grup çalışmalarından yararlanarak oluşturduğumuz bloglar
http://fotograflarlaataturk.blogspot.com (Albüm Kitap -Tamamı)
http://kuvayimilliyedestani.blogspot.com (Video animasyon)
http://merakediyorumtarih.blogspot.com (Yakın Tarihimiz -30 fasikül)
http://resatekremkocu.blogspot.com (İstanbul Ansiklopedisi, Osman Gazi'den Atatürk'e)
http://merakediyorumgrubu.blogcu.com (Grup iletilerini takip edebilirsiniz)
http://80lerdetv.blogcu.com (meraklısı için eski tv dizileri...)
Ekler (1)
Google'den okunuğum bir yazıda da şöyle diyor...
Paris’te minder güreşinin kurallarını öğrendi. Bu dönemde güreştiği ve döneminin önemli sporcuları olan Olsen, Pons, Fournier ve Sebes gibi isimlerin tamamını yendi. Amerika Birleşik Devletleri’nden davet aldı ve oraya gitti. Orada da yaptığı bütün güreşleri kazandı. Yendiği güreşciler arasında Amerika Şampiyonu unvanını taşıyan Robert de vardır.
Türkiye’ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898′de Fransız bandıralı La Bourgogne transatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz sabahı Sable Adası’nın 60 mil açıklarında İrlanda bandıralı Crmartyshire şilebiyle çarpışıp batması sonucu tüm yolcularla birlikte boğularak ölmüştür. Bir rivayete göre kurtulmak için cankurtaran sandalına binmek için tutunduğu sırada sandaldakilerin sandalı batıracağı endişesi ile ellerindeki küreklerle Koca Yusuf’a vurarak onu öldürdükleri iddia edilir.
5 Nisan 2012 18:38 tarihinde Haluk Cangökçe <halukc...@googlemail.com> yazdı:
- alıntılanan metni göster -
Ekler (1)
Altınları bilmiyorum ama, ellerinin bileklerinden kesildiğini duymuştum bende. Dünyaya nam salmış pek çok Pehlivanımız var. Balıkesirli, Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ da bunlardan biri.
From: merake...@googlegroups.com [mailto:merake...@ googlegroups.com] On Behalf Of Haluk Cangökçe
Sent: Thursday, April 05, 2012 6:39 PM
To: merake...@googlegroups.com
Subject: Re: (merakediyorum) KOCA YUSUF... Atlas Okyanusu'na yenilen 'Cihan Pehlivanı'...
Sent: Thursday, April 05, 2012 6:39 PM
To: merake...@googlegroups.com
Subject: Re: (merakediyorum) KOCA YUSUF... Atlas Okyanusu'na yenilen 'Cihan Pehlivanı'...
- alıntılanan metni göster -
Bu e-posta mesaji kisiye ozel olup, gizli bilgiler iceriyor olabilir. Eger bu e-posta mesaji size yanlislikla ulasmissa, icerigini hic bir sekilde kullanmayiniz ve ekli dosyalari acmayiniz. Bu durumda lutfen e-posta mesajini kullaniciya hemen geri gonderiniz ve tum kopyalarini mesaj kutunuzdan siliniz. Bu e-posta mesaji, hic bir sekilde, herhangi bir amac icin cogaltilamaz, yayinlanamaz ve para karsiligi satilamaz. Bu e-posta mesaji viruslere karsi anti-virus sistemleri tarafindan taranmistir. Ancak yollayici, bu e-posta mesajinin - virus koruma sistemleri ile kontrol ediliyor olsa bile - virus icermedigini garanti etmez ve meydana gelebilecek zararlardan dogacak hicbir sorumlulugu kabul etmez.
This message is intended solely for the use of the individual or entity to whom it is addressed , and may contain confidential information. If you are not the intended recipient of this message or you receive this mail in error, you should refrain from making any use of the contents and from opening any attachment. In that case, please notify the sender immediately and return the message to the sender, then, delete and destroy all copies. This e-mail message, can not be copied, published or sold for any reason. This e-mail message has been swept by anti-virus systems for the presence of computer viruses. In doing so, however, sender cannot warrant that virus or other forms of data corruption may not be present and do not take any responsibility in any occurrence.
Bu tamamlayıcı bilgiler için Halük Cangökçe Bey'e ve Merak ediy...@googlegrups.com a çok çok teşekkürler
6 Nisan 2012 00:42 tarihinde Özgür Simav <ozgur...@arcelik.com> yazdı:
- alıntılanan metni göster -
Ekler (1)
Merhaba Haluk beyin verdiği bilgiler aynı şekilde ama geminin adı TITANIC olarak değil 1970 li yıllarda Hürriyet Gazetesinin dağıttığı 100 ünlü türk fasiküllerinde Koca Yusuf bölümünde verilmiştir....
GÜRDAL ÖZÇAKIR
6 Nisan 2012 10:05 tarihinde sakir yavuz <saki...@gmail.com> yazdı:
- alıntılanan metni göster -
Ekler (1)
Hiç yorum yok